14 Şubat 2011 Pazartesi

Yıldız Teknik Üniversitesi'nde muazzam bir savunuculuk örneği

Hep olumsuz şeylerde bahsedecek değiliz ya , biraz da üniversitelerimizde yolunda giden şeylerden bahsedelim istedim. O sebeple bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim . Umarım amacına yaraşır bir yazı olur.

Yer , Yıldız Teknik Üniversitesi , yani okulda afiş astıkları gerekçesiyle 26 öğrencinin okula alınmadığı , günlerce medyada kendine bu haberle yer bulan üniversite . Yıldız Teknik Üniversitesinde kimi bölümlerde 1.öğretimin yanında 2.öğretim ( gece öğretimi ) programı mevcut ve diğer üniversitelerin aksine bu öğretim farkları sadece kağıt üzerinde kalıyor ; çünkü ders kayıtlarında herhangi bir ayrım söz konusu olmuyor , öğrenciler homojen şekilde istedikleri gibi ders seçebiliyorlar ( yani 1.öğretim öğrencisi 2.öğretimden , 2.öğretim öğrencisi de 1.öğretimden kontenjan dahilinde istediği dersi alabiliyor , Türk üniversiteleri içinde sadece Yıldız Teknik’de uygulanan bir sistem ) Bu sistem sayesinde yeri geldiğinde haftada 2-3 günümüzü boşaltabiliyor , alttan almamız gereken dersleri sorun yaşamadan alabiliyor hatta üstten de rahatlıkla ders alabiliyoruz. Yani her haliyle öğrenci dostu bir sistem . 

ÖSS –DGS yada yatay geçiş sayesinde Yıldız’ı kazanan her öğrenci bu hakka sahip oluyor , yani bu hakkı kazanıyor , yani bu bir kazanılmış hak !

Her şey yolunda giderken , tam olarak 25 Kasım 2010 günü makine fakültesine asılan bir yazı , her şeyi tersi yönde değiştirdi. ‘’Yeni ders kayıt sistemi yönergesi ‘’ başlığıyla yazılan yazı da artık homojen ders kayıt sisteminin yürürlülükte olmayacağı ve artık 1.öğretimlerin sadece 1.öğretimden , 2.öğretimlerinde sadece 2.öğretimden ders alabileceği , kesinlikle ve kesinlikle bu öğretimler arasında ders alışverişinin olmayacağı açıklandı. Bu ne demekti ? Artık gün boşaltamayacaktık  , hali hazırdaki ders programının verdiği serbestlikten yararlanarak işe giren ve çalışan , kursa giden , çeşitli gelecek planları yapan öğrenciler fazlasıyla mağdur olacaktı. Ayrıca alttan alınması gereken derslerde çakışma sorunları yaşayacaktık , üstten ders alamayacaktık ve her şeyden öte ‘’ kazanılmış haklarımız’’ elimizden alınacaktı , ne kadar da basit değil mi ?


Yeni ders kayıt sistemini öğrenen bir çok öğrenci , önce okula sonra yeni sistemi çıkaran insanlara sövdükten sonra kendilerini bu sisteme alıştırırken , 2 toplum gönüllüsü genç  haklarının ellerinden alınmasına sessiz kalamadı . Bir şeyler yapılmalıydı , ama neydi ? 2 toplum gönüllüsü genç ilk olarak Yıldız Teknik Üniversitesi rektörü Prof. Dr. İsmail YÜKSEK ile görüştü . Hani bir çok üniversitede rektörle görüşmek mümkün olmuyor ya , işte Yıldız Teknik ‘te sorun yaşamadı bu 2 toplum gönüllüsü genç . Rektörle yapılan görüşmede , ‘’ yeni sisteme karşı bir tepki süreci oluşturulması ‘’ fikri çıktı ortaya , ardından müthiş bir aktivizm süreci başladı . 2 toplum gönüllüsü gencin etrafında örgütlenen 5-6 öğrencinin de desteğiyle , ‘’ yeni sistemin uygulanması durumunda ortaya çıkabilecek sorunlar ve yeni sisteme karşı ön görülen çözüm önerilerinin ‘’ yer aldığı bir metin hazırlandı , okulun muhtelif yerlerine asıldı ve yeni sisteme karşı imza kampanyası başlatıldı. 2 günün sonunda toplanan 560 imza ile birlikte rektörlüğe gidildi , bir kez daha görüşme yapıldı ve ardından yeni sistemin mimarı olan Makine Fakültesi dekanlığına gitti bu gençler.  Toplanan imzalar teslim edildi , sorunlar yeniden dile getirildi , anlayış beklendi dekanlıktan . Alınan sonuç ise ; ‘’ dekanlık olarak yeni sistemde kararlıyız , geri adım atmayacağız ! ‘’

İlk golü yemiştik ama henüz maç bitmemişti. Okulda yeni sisteme karşı olan tepki çığ gibi büyüyordu ,  o halde yeni bir strateji belirlemeliydik. Çıkış noktamız belliydi ; kazanılmış haklar ! Günlerce süren literatür taraması yapıldı , kazanılmış haklar konusunda bize dayanak oluşturabilecek  şeyler araştırdık , Yargıtay’ın Danıştay’ın Anayasa Mahkemesi’nin kazanılmış haklar konusunda aldığı kararlar incelendi , herşey lehimize idi ; o halde karar verildi dava açılacaktı !

Dava için avukatlar araştırılmaya başlandı , nereye nasıl ne amaçla dava açılacağı konusu kesinleştirildi , kazanılmış haklarımızı vermeyecektik , kararlıydık . Dava kararını resmiyete dökmeden Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Dekanlığı ile son bir görüşme yapmaya karar verildi . Yapılan görüşme sonunda fakülte dekanı ile öğrencilerin bir araya geleceği bir toplantı yapılması fikrinde uzlaşıldı. Bu toplantıda dekanı ya ikna edecektik ya da üniversiteye davayı açacaktık.

21 Aralık 2010 Salı günü , makine fakültesi dekanı ve yaklaşık 400 öğrencinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantıda tüm katılımcılara kazanılmış haklar konusunda bize emsal oluşturan dava örnekleri , daha önceki ders programları ve yeni sistemin uygulanması durumunda ortaya çıkacak olan olumsuzlukları anlatan birer föy dağıtıldı . Bir toplum gönüllüsü genç kürsüye çıkıp , son kez yeni sistem konusundaki olumsuzlukları dile getirdi , bundan sonra izlenecek yolu anlattı ve dava fikrini resmen dile getirdi . Ardından fakülte dekanı söz aldı , yeni sistemi anlattı ve bir kez daha dile getirdi ‘’ geri adım atmayacağız ! ‘’

Toplantı bitmişti , herkes kaybettiğimizi düşünüyordu ,yalan yok bizde öyle düşünüyorduk. Dava açmamız lazımdı başka çaremiz kalmadı diyorduk . Ta ki toplanıtdan 2 hafta sonrasında kadar , fakülte dekanlığından bir açıklama yapıldı ve ; ‘’ Yeni ders kayıt sistemine karşı öğrencilerimizin gösterdiği tepkiler tarafımızca değerlendirilmiş ve yeni sistemin bu haliyle uygulanamayacağı anlaşılarak hali hazırda sistemin devamına karar verilmiştir , bu zamana kadar yasal ve demokratik tepki sınırlarını koruyarak kendilerini savunan öğrenci arkadaşlarımıza çok teşekkür ederiz ‘’ denildi .

Yani kazanmıştık. Sürecin ilk gününden bu yana demokratik ve yasal yolların dışına çıkmayan gençler kazanmıştı . Haklarımızı vermemiştik , savunmuştuk kendimizi.


Daha özgür daha demokratik üniversiteler için çabalayan herkese selam olsun.



Halen demokrasiye inancı olan o 2 toplum gönüllüsü gençten biri ;
Başar KAYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder